top of page

Benim Yolum

Yaş 23, üniversiteyi yeni bitirmiştim. Bitirir bitirmez memuriyete atılmış, henüz kendimi dahi tanıyamadan, dünyayı, bana zorla dayatılan hayatı, bilmediğim şehirlerde bilmediğim kültürleri tanımaya, anlamaya çalışırken, yanı sıra kimliğime zorla çakılmış bir yabancı ve kucağımda ona ait masum bir bebekle yabancı olduğum bu hayata uyum çabası içindeydim. Ve onca şey olurken hayatımda, yaşım henüz 24 olmuştu..

Güneydoğulu bir aileye mensup olmanın ve geleneksel baskıların yarattığı, kadını hiç eden kaderi ne kadar okursam okuyayım ben de yıkmayı başarmıştım...

Annemin kaderi buydu, benim ki de bu olacak elbet deyip, yoluma devam etmekten başka çarem yoktu...

İçimde kaybettiklerimi ve kazanmak istediğim tüm hakları kitaplara, şarkılara, şiirlere sorar, arar olmuştum...

Sonra bir gün Karl Marx'ın bir sözüyle karşılaştım; "eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz... "

Sahi ya, ne geliyorsa insanın başına hepsi sevgisizliktendi. Dünya savaşları, kapitalizm, sorunlu evlilikler, sorunlu çocuklar ve nihayetinde sorunlu topluluklar ...

Sevgisizlikten yeterince nasibini almış toplumların kahramanlarını kendi yaratmış, canavarlaşmış bir düzene esir olması, içi sömürülmüş bireyler yaratması elbette kaçınılmazdı...

Her konuda tükenmiş, tüketilmiş bir toplumun evreninde, ülke sınırları içerisinde, olması gerekenin aksine, doğması beklenirken, güneydoğuda batan güneşinin dışa vuran herhangi bir yansımasıydı benim 'hayatım' dediğim de.

Emeğinin nasıl ve kimler tarafından sömürüldüğünün ayrımına varamamış insancıkların henüz bireysel kimliklerini kazanmadan üzerlerine bir eş ve altı nüfus edinmesi benim bugün ki kaderimi açıklamaya yeteceğini düşünüyorum...

Surların içinde başlayan hayat seçok da farklı değildi...

Hal böyle olunca çaresizce yüklendik yükümüzü sırtımıza, düştük yolara...

Hem han, hem hancı olduk gelene gidene ...

Yaren olduk, aşk olduk...

Düşman olduk haramilere...

Eğer bir gün sizin de yolunuz düşerse yüreğime;

gelene neden geldin, gidene niye gittin denmez bizde.

Herkes tahtını da, postunu da kendi getirir yanında...

Siz siz olun, hep aşkla kalın, sevgiyle çoğalın rüvenim, uçurum kenarlarında biten çiçeklerinkinden olur mu?!?

Bilin ki, boğazından haram lokma geçmeyenlerin bir gün yolu mutlaka gülizar olacaktır.

Nereden mi bilirim?

Her şey gibi kendimden bilirim elbet.

Evrenden...

Evrenin her bir zerresini özünde taşıyan

İnsan-ı Kamil den...


Özlem SABA

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
BU ÇAĞ

Mevsimi kış olanın, sevgisi güz olur Sevgisi bahar olanın, mevsimi yaz olur... Ne varsa içerde, onu akıtır dışarı... Ahlakın bağırındığı...

 
 
 
YİTİK

Ve sabahlardan bir sabah; Adıma baktım, yitik Kalbime baktım, kırık Yüzüme baktım, çizik Saçlarıma baktım, kesik Dostlar çoktan gitmiş...

 
 
 
ÖZLEMEK

Meğer özlemek aşkın diğer adıymış, Hiç bitmeyecek sandığın bir masalın külleriyle ısınmak... Meğer her şeye rağmen onu affedecek bir...

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

sair.ozlemsaba@gmail com

Fethiye / Muğla

  • Youtube
  • Instagram
  • Facebook
bottom of page